Ayna Ayna Söyle Bana
Sevgi Dili Atölyeleri
Kendi GÜCÜNÜ eline almak isteyenlerin
buluşma noktası.
41. Atölye
+1000 Katılımcı
‘’Laf Dağının Ardı’’ na hoşgeldiniz. Ben Ayşenur. Bu podcast serisinde üzerinde çokça düşündüğümüz ve konuştuğumuz konuları filmlerle, dizilerle, kitaplarla, hikayelerle birleştirerek o laf dağının ardında bende kalanları paylaşmak istiyorum.
Neden Laf Dağının Ardı? Nerden çıktı bu podcast serisi? Size ne vaadediyor?
Bunu anlatmak için gelin önce sizi çocukluğumuzdan çok iyi hatırladığımız Kaf Dağı’nın ardına davet edeyim.Kaf Dağı, dünyada pek çok toplumun kültüründe ve mitolojisinde, masallarda yer alır.
Bir yok ülkeyi ve gerçek olmayan bir coğrafyayı anlatır. Bir yanıyla da umudu çağrıştırır.
Orada hep hayal ettiğimiz, peşine düştüğümüz, ulaşılması zor şeyler vardır.Bu hayali mekân bir yanıyla bize uzakken, bir yanıyla da çok yakındır. Tüm kötü yaratıklar, masallardaki öcüler, zebaniler o dağın ardına atılırken, oraya giden iyiler de şifalanıp geri dönerler. İstenmeyen olayların büyük mücadeleler sonrasında mutlaka çözüldüğü, kötülerin cezasını bulduğu, iyilerin hayallerine kavuştuğu şahane bir yerdir.
Öyle bir yer ki; toplumların beslendiği bir bellek deposu gibidir. Bu depoya istediğimiz zaman ulaşıp, bizi hayalimizle birleştirecek cevaplarımıza kavuşabilir ve bu depodan aldıklarımızla memnun, belki de kaybettiğimiz umuda tekrar kavuşarak yolumuza devam edebiliriz. O Kaf Dağının ardında olmak bize genelde iyi gelir.
Bizi hayali ve gerçek kötülerden korur, irademizle, cesaretimizle ve gücümüzle buluşturur.
Kendimizi o Kaf Dağının ardındaki kahramanlarla özdeşleştirir, onların geçtiği sınavları göze aldığımızda, yola çıktığımız nihai ödüle kavuşacağımız inancıyla kendi yolculuklarımıza çıkmaya niyet edebiliriz.
Ben de Kaf Dağının Ardındaki tüm bu hikayelerin, masalların, kitapların, dizilerin, filmlerin anlattığı yerden konuları ele alıp, farklı bakış açılarını süzerek, bir çok lafı o dağın ardında bırakıp, kendi bellek depomdan sizin bellek deponuza yollamak için yola çıktım.
Her Laf Dağının Ardında;
Gökten 3 elma düşücek. Biri hikayelerimizin kahramanlarına, biri bana, biri de siz dinleyenlere…
Hadi gelin bu elmaları paylaşalım.
Merhaba ben Fatoş Somsa
“Evren atomlardan değil, hikayelerden oluşur.. demiş Lübnalı şair Rukeyser.” Çünkü hikayeler, kendimizi, başkalarını ve dünyayı anlama şeklimizdir. Yaşadıklarımızı hikayelerle anlamlandırır, anlamlarımızla öfkelenir, heyecanlanır, umutlanır, anlamlarımızla değişir, dönüşürüz. Bizi birbirimize bağlayan, tanımlayan, bizi biz yapan yine hikayelerimizdir. Ben hiçbir hikayenin tesadüfen hayatımıza girdiğine inanmam. Ne yaşadıysak, ne duyduysak okuduysak, neye şahitlik ettiysek hepsinin bir hikmeti olduğuna inanırım. Bize söylemek istedikleri, göstermek istedikleri bir şeyler vardır, bize özel mesajlar getirmişlerdir. Bunların arasından sadece hazır olduklarımızı görür, duyar anlarız. Hazır değilsek hikayeler önümüzden gelir, geçer farkında bile varmayız, varamayız.
Ünlü japon anime sanatçısı Miyazaki nin Rüzgar Yükseliyor filminde geçen çok güzel bir söz var. Diyor ki; İlham; Geleceğin Kilidini Çözer.
Hikayeleri izleme, üzerine düşünme, anlama fırsatı yakaladığımızda; değişim, dönüşüm anahtarını elimize bıraktıklarına inanıyorum. Bu inançla, bazen yaşadığım, bazen gördüğüm, duyduğum bazen de okuduğum masalların mesellerin hikayelerin izini birlikte sürelim.